Yazıya Orhan Pamuk üslubuyla başlasam da başıma tam da böylesi geldi. 2015 yılı Eylül ayı, Kadir Has Üniversitesi 4. sınıf Halkla İlişkiler bölümü ve Yeni Medya Bölümü Yandal programı öğrencisiyim. O dönem bilmeyerek de olsa sayın hocam Pınar Dağ’ın veri gazeteciliği dersini aldım ve o dersten sonra hayatım değişti.
Lise hayatımda sözel bölüm öğrencisi olduğum için matematikle, hesaplamalarla üniversite sınavı haricinde pek işim olmadı. Daha doğrusu belli bir ön yargı ile büyüdüm diyebilirim. Üniversite hayatımda iyi bir öğrenci olsam da bölümümden memnun değildim ve hem yeni bir alan olması hem de ilgi duymam sebebiyle Yeni Medya bölümünde yan dal eğitimine başladım. Veri gazeteciliği dersine de bu sayede denk geldim. İyi ki gelmişim.
Excel özürlü benden…
Veri gazeteciliği dersini almadan önce eksikliğini en çok çektiğim konu aslında hep o özgeçmişlerde dile getirilen MS ofis programları bilgisiydi. Ve veri analizini bırakın basit bir grafiği bile oluşturmak bana işkence gibi geliyordu. Veri gazeteciliği dersinin uygulamaya dayalı yapısı sayesinde bunun da üstesinden geldim. Özellikle School of Data Temel istatistik modülleri ve veri analizi ve görselleştirme sonucunda edindiğim iç görüler başımı döndürdü.
Ve şunu farkettim, o göze hitap etmeyen ham ve anlamsız verileri MS Excel, Google e-tablolar, silk.co, datawrapper, google haritalar, füzyon tabloları vb araçlarla grafiğe dönüştürmek hoşuma gidiyordu. Her aracın farklı özellikleri vardı ve görünürde anlamsız, kuru, ham veriye bir anlamda hayat veriyorlardı. Sonrasında edindiğim bu yetenekleri sunumlarımda da kullandım. Veriden çıkarım yapmak veya yaptığım çıkarımları veriyle desteklemek o kadar kullanışlıydı ki. Uzun lafın kısası MS Excel’den anlamayan biri olarak aldığım dersten veri odaklı düşünebilen birine dönüşmüştüm.
Gazeteciliğe ilgi duymaya başladım
Her ne kadar gazeteciliğe pek ilgim olmasa da bu dersle beraber gelişen yeni medya ve bilişim teknolojileri ile gazetecilik kavramanın da değiştiğini fark ettim. Özellikle dünyadan veri gazeteciliği örnekleri (Guardian Data Blog, FiveThirthyEigth, NYT Upshot’ın çalışmaları), GEN’in her yıl düzenlediği Veri Gazeteciliği Ödüllerine aday olan projelerle bu alana merakım arttı. Öyle ki bu haber departmanları veri odaklı çalışıp, iyi bir iş ortaya koyarken aynı zamanda verilerini erişime açıyor. Hem bir sonraki gazeteciye nitelikli bir kaynak sağlıyor hem de kendi çalışmasının denetlenmesine imkan veriyordu. İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı basın açıklamasını, neredeyse kopyalayıp, alta kaynağın linkini koyma zahmetinde bulunmayan bir sektörden beslenmiş bir okuyucu olarak bu çalışma şeklinden yani açık veri gazeteciliğinden etkilenmemem imkansızdı. Ve bu sayede veri odaklı haberciliğe ilgi duymaya başladım.
Dağ Medya’daki stajım ve sonrası
Aldığım ders sonrası öğrendiklerimi test etmem önemliydi. Ve sektörün içinde yer almak için Dağ Medya’da staj yapmaya başladım.
Home ofis olarak çalıştığım bu dönemde en çok yazım hatalarım ve haberi yetiştirmekle uğraştım diyebilirim. Günlük haber üretmek ve bunu veriyle zenginleştirerek sunmak stajyer bir muhabir için hiç kolay değildi.
En önemli sorunum habere uygun yapılandırılmış veri bulamamaktı. TÜİK dışında kamu kuruluşları ve STK’lar verilerini pdf belgelerine hapsediyor ve aslında gazetecinin yapması gereken analizi kendileri yapıyordu. Pdf gibi kullanışsız bir dosya tipini kullanılabilir hale getirmek bazen gereğinden fazla zaman alıyordu.
Diğer yandan stajıma veri gazeteciliği dersi aldıktan sonra başlamam sanırım en büyük şansımdı. Daha önce yapmadığınız bir işin, kullanma kılavuzundan yararlanmak gibi bir şeydi. Staj sayesinde bu araçları ve öğrendiklerimi kullanma imkanı buldum. Bunun yanında bazı hocalarımdan yaptığım haberler hakkında uzman görüşü alsam da bulabildiğim verileri referans olarak kullanmaya çalıştım.
Yeni başlayanlara ve ilgilenenlere öneriler
Veri gazeteciliği zahmetli bir uğraş, eldeki veriden anlam çıkarmak mesai gerektiren bir iş. Ama söylenenleri farklı bir dille, farklı bir bakış açısıyla ve farklı araçlarla dile getirmek onu zevkli bir uğraş haline getiriyor.
Peki bu zevkli ve zahmetli uğraşa nasıl girişilir? Nereden başlanır? Elimizin altında Google var ama hem hala öğrenen hem de pratikte bir şeyler yapmaya çalışan biri olarak şunları önerebilirim:
- MOOC diye adlandırılan Çevrim içi Açık Eğitimleri araştırın. Örneğin geçen yaz benim de bir parçası olduğum Açık Veri ve Veri Gazeteciliği Derneği’nin “Çevrim içi Veri Okuryazarlığı Eğitimi” güzel bir başlangıç olabilir. Bunun dışında 17 Ocak’ta Knight Journalism Center’ın açacağı “Data Exploration and Storytelling” adlı MOOC’a kayıt olabilirsiniz. Bunların dışında Eurpean Journalism Center’ın learno.net adlı sitesindeki derslerden faydalanabilirsiniz. Ve bu saydıklarım sadece bir kaçı 🙂
- Araç kutunuzu (tool box) zenginleştirin, yeni yetenekler öğrenmeye çalışın, bu veri görselleştirme bilgisi de olabilir, temel tasarım bilgisi de. Yapabiliyorsanız kod yazmayı öğrenin, çünkü geleceği onlar yazıyor. Eğer kod yazmayla sıkıntınız varsa üstelemeye gerek yok, kod yazmadan da veriyle çalışabileceğiniz bir çok araç ve platform var.
- Veri haberciliğiyle uzaktan veya yakından ilgilenen kişileri, bloglarını, katkıda bulundukları siteleri, yaptığı işleri takipe alabilirsiniz
- Veri gazeteciliği hakkında yayınlanmış kitaplardan yararlanabilirsiniz ki Veri Gazeteciliği El Kitabı Türkçeye çevrilmiş olsa da Clair Miller’ın Getting Started with Data Journalism kitabını daha çok beğeniyorum. Adım adım her konuya değinen Miller veri gazeteciliği uğraşını çok güzel özetliyor
- Son olarak veri gazeteciliğine öğrendiklerinizi uygulayarak, deneyerek, hatalar yaparak yani yaparak öğrenme yöntemiyle başlanılabilir. Çünkü kendimizi en iyi biz biliyoruz ve bizim için en iyi öğretmen kendimiziz.
Veri güdümlü gazeteciliği öğrenen ve uygulamaya çalışan biri olarak bu alana yönelmek isteyenler için umarım anlamlı bir tablo çizebilmişimdir. Çünkü bir ders aldım hayatım değişti, değişmeye de devam ediyor. Veriyle kalın, (u)mutlu kalın 🙂